Zordur insanların gözü kulağı olabilmek… Bu konuda sorumluluk alabilmek… Kimileri var ki akşam eve gittiğinde kumandadan bastığı birkaç tuşla, kolaylıkla oturduğu yerden, sıcacık yuvasından tüm dünyada neler olup bitiyor öğreniyor.
Hayatımızın en zor günlerini yaşıyorduk; oğlumuz kırkını henüz çıkarmıştı… Küçücük bedenine giren ağrılar sarmadan önce her yerini… onun ızdırabıyla yanıp kavruluyordum adeta… lohusaydım, ben henüz kendime gelememiştim; bu minicik beden ne yapsın! Birbirimize bakıyorduk; acılarını nasıl dindiririm diye düşünüyordum… Sonrası malum… doktorlar, muayeneler…
İnsanlar varoluşlarından beri haberleşmek için çok çeşitli yöntemler kullanmıştır. İlk insanların haberleşmesi bağırmak olup bunun belirli bir mesafeden sonra yetersiz olduğunu görüp başka yöntemlere yönelmişlerdir.
Benim aşkım 1985 yılının sonlarına doğru aynı apartmanda oturduğumuz arkadaşım ağabeyim ve ustam olan Rahmetli Bülent Arınlı’yla başladı. “Ali gel, sen kameraman ol” dedi ve beni “büyük aşkım”la yani kamerayla tanıştırdı.